SUZAN BATU İŞLERİ
İşlerimde, kadın işi olarak adlandırılıp, önemsenmediği için bir kenara atılmış, fakat yapması
sabır, yetenek, sevgi gerektiren ve hayatımıza renk ve güzellik katan işleme, örgü, dikiş gibi el
sanatlarını kullanıyorum. Bu önemsenmeyen uğraşlar üzerine odaklanıp, dokularından
esinleniyorum ve süsleme sanatının sınırlarını zorlayarak, soyut işler üretiyorum.
İğne, iplik yerine akrilik ve tual kullanıyorum. Amacım kadın uğraşlarını vurgulamak, kadın olarak
yaşamanın zorluklarına dikkat çekmek, emeklerin önyargı sonucu nasıl yok sayıldığını
göstermek.
Sergim yerleştirilirken, tual üzerine yaptığım yukarıdaki işlerin önüne kâğıt üzerine “ebru”
işlerim asılır. Burada bu tekniği kullanmamın sebeplerinden biri, geleneksel bir yöntem olup,
erkekler tarafından yapılması sakıncalı görülmese bile yine de “zenaat” olarak bir kenara atılmış
olması. Klasik ebrudan oldukça farklı bir yöntemle bir “fon” elde ettikten sonra, üzerini akrilik
boya ile “işleyerek” bitiriyorum. Bu işleri de, yine kadınlara kalmış bir uğraş olan “çamaşır” gibi,
mandallarla iplere asıyorum.
Bunlardan sonra yerleştirmede sıra Sümerbank ve benzeri pazenler kullanarak yaptığım Tanrıça
Elbiselerine geliyor. Onlar da “çamaşırların” önünde bir daire oluşturarak seyirciyi karşılıyor.
Çevreledikleri mekan Anaerkil Tarihten esinlendiğim, tasarım,kostüm, ve koreografisi bana ait,
performanslara sahne oluyor.
Sonuçta seyirci kendisini kucaklayıp, içine alan bir Gesammtkunstwerk’in içinde buluyor.
İşlerimin bütünü için geçerli olsa da, özellikle ebru işlerimde kullandığım renklerin,
çocukluğumun geçtiği İstanbul Boğazı sahillerinin, özellikle güneşli havalarda büründüğü
renkleri olduğunu söyleyebilirim.